Oje oje oje daha fazla oje :)

Evde hatırı sayılır bir oje koleksiyonum var. Bazılarını hiç sürmesem de turuncusundan lacivertine , yıldız süslerinden pembenin her tonuna kadar depolamış durumdayım :)
Hiçbiri pahalı ojeler değil , genelde Flormar ve Pastel. Blogun takipçileri ya da en azından beni tanıyanlar oldum olası siyah ojeye bayıldığımı bilirler. Bayıldığım diğer ojeler ise sonbahar renkleri ve günümüzün modası toprak renkleri. Chanel 505 şimdiden bir fenomen , en güzel muadilleri ise Flormar 413 ve Pastel 75.


Yeni tırnak modalarından mat ve metalik renkler pek ilgimi çekmiyor ancak yarım ay manikürü çok şık bir görüntü vaad ediyor.



Bir de çatlayan ojeler var tabi. Alessandro'nun altın ve gümüş renginde olanları oldukça estetik görünüyor. Alix Avien'in de birçok renk seçeneğinden oluşan çatlayan ojeleri olduğunuda ekleyelim.

Yılbaşında Almanya'da çocuk olmak ... Aaah ah ...

Geleneksel Alman Yılbaşı Pazarları , yılbaşını karşılamayı en çok istediğim yerlerden biri. Bembeyaz karlar altında , ışıl ışıl süslenmiş ortaçağ evleri , birbirinden gözalıcı hediyelik eşya standları , zencefilli kurabiyeler ve içinizi ısıtan alkollü sıcak çikolatalar...


İnsanı büyüleyen masallardan fırlamış bir dünya. Gülen mutlu yüzler , dönen atlıkarıncalar ve açılış anonsunu yapan güzel yılbaşı meleği :) Kaç yaşında olursanız olun etkilenmemek imkansız ama bir de çocuksanız bu peri masalını tam anlamıyla yaşarsınız.


http://www.germany-christmas-market.org.uk/

MmMmm... Ev yapımı pesto sos

Evde lezzetli sofralar hazırlamaya , yeni değişik soslar yapmaya bayılıyorum. En sevdiklerimden biri ise pesto. 3 değişik çeşit pesto denedim, tabi klasik olanı fesleğenli olanı. Ben ekstra olarak reyhan ve ayrıca naneli yaptım. En güzeli naneli olandı , bence herkes denemeli. Nane hem fesleğene göre damak tadımıza daha uygun hem de daha hafif bir sos oluyor.


Üzerine dil peyniri rendelenmiş makarnamızı sosumuzla taçlandırıp mideye indermek ise ödülümüz :)


Benden size bir tüyo çıtır çıtır sigara böreğinin üzerine sürünce de süper oluyor. Herkese afiyet olsun :)

Dantel şemsiye koleksiyonum olsun istiyorum :)

Şemsiye kullanmayı pek sevmiyorum aslında , hele de rüzgarlı havalarda ters dönmesin diye şekilden şekle girmek çok can sıkıcı olabiliyor. Ayrıca dolmuştur servistir inip binerken seri olmanız , kimseyi ve kendinizi ıslatmadan açıp kapamanız gerekli :) Bir de kolunuzda çanta , elinizde de poşetler varken hiç kullanmamak en iyisi galiba.




Ama bu saydığım sebeplerden hiçbiri güzel bir şemsiye gördüğümde satınalmamı engelleyemez :) Dantelli olanlarsa favorilerim. Hem şık hem romantik hem de çok kibar duruyorlar.


Özellikle de beyaz ve krem rengi olanlarına bayılıyorum.


Rüzgarsız , ılık ve yağmurlu bir günde şemsiyemi çevire çevire yürüyüş yapmak istiyorum :)

Asi 'nin yeni bölümleri çekilsin isteriiim...

Sonlara doğru hızlı ve saçma ilerlemesine rağmen başından beri en severek izlediğim dizilerden biri oldu ASİ. Hatay'ın bereketli topraklarında çekilmesi miydi yoksa Jane Austen tarzı gurur teması etrafında aşk hikayesi olması mıydı beni etkileyen bilmiyorum ama her cuma akşamı kaçırmadan izlemiştim.
Dizinin çekildiği çiftlik ise tam hayallerimdeki gibiydi. Bu çiftlik birçok filmde de kullanılmış. Yeriyse Türkiye'nin bir ucu , Suriye sınırındaki Reyhanlı ilçesinde.
(Google Earth'ten bakmak isteyenler için ==> "Asi'nin Çifliği" lat=36.2270583638, lon=36.6079217538)

Dizinin en güzel sahnelerinden biri de 2. bölümdeydi. Yağmur altında ve at üstünde Asi'yle Demir ve tarlaların uçsuz bucaksız görüntüsü.


Ayrıca oyuncuların özellikle Asi ve Defne'nin kıyafetleri de hem kişilikleri hem de yaşayışlarıyla çok uyumlu ve güzeldi.


Çiftlik , atlar , toprak ve Akdeniz sevdiğim herşey biraradaydı bu dizide.

Kibritçi Kız masalını hiçbir çocuk bilmesin isterim

Andersen'in 1835 yılında yazdığı ama hala tüm dünyayı ağlatmaya devam eden, bu kötümser ve acıklı masalı lütfen kimse çocuğuna okumasın.



Böyle bir masalın yazılması normal ama bunu çocuğunu uyuturken okumak hiç normal bir davranış değil. Değil çocukları her yaştan insanı okunduğu her an ağlatabilecek bir masal.

Güzelleri güzeli , sağlıklı bir kızım olsun

Ama öncelikle çirkin şansı olsun diye unutmadan yazayım :)



Kızımla beraber evde ya da daha da güzeli pastanemde , şirin mi şirin leziz mi leziz kurabiyeler yapalım.



Ben pastanenin işleriyle ilgilenirken , o cam kenarındaki masada resim yapsın.

Uçsuz bucaksız düzlükler ve yıldızlı geceler

Burayı görme ihtimalim sıfır ama ölmeden önce burada birkaç gün geçirmek tek dileğim.
Neresi mi bu muhteşem yer. Kenya'da bir otel, ismi Loisaba Safari Lodge. (http://www.loisaba.com/)

Yıldızların altında Afrika'nın muhteşem düzlüklerine bakarak uyumak işte gerçek hayat , gerçek insan ...

Otel Laikipia Platosu Milli Parkında yer alıyor.

Otelin iç dekoru da oldukça etkileyici ve konforlu.

Safari turlarına çıkıp yukardaki güzelliklerle de karşılaşma fırsatınız var.

Dostlarla sımsıcak ya da sevgiliyle romantik bir yemek için daha iyi bir mekan olamaz.

Gezmek, gezmek ... Tüm dünyayı görmek ...

Norveç , Phuket Adaları , ya da Peru. Hepsi olur benim için hayatta en zevk aldığım şey gezmek ve yeni yerler görmek.

Norveç , insanı ağlatabilecek kadar güzel bir fotoğraf. Ne yazık ki çeken ben değilim. Gençliğinde Knut Hamsun romanı okumuş her doğasever gibi Norveç'i görmek benim de hayallerimi süslüyor.

Peru ' nun 3500m yükseklikte kurulu eyaletinin aynı isimli başkenti Cusco.

Avrupa'nın en küçük ama aynı zamanda en güzellerinden Slovenya...

Sarı saçlar, siyah ojeler ...

Bu kış mutlaka sarı saçlı olmalıyım... Gerçi sarı olunca pek saça benzemeyecek , oyuncak bebek saçı gibi plastik olucak ama bir kez olsun sarışın olmaya değer. Siyah boğazlı kazak , siyah elbise kısaca siyah renge çok yakışıyor sarı saç. E tabi siyah oje de sarışınlara çok yakışıyor. Mango'nun yeni sezon yüzü Scarlett Johansson çekimlerdeki saçı ve ojesiyle süper görünüyor. Gossip Girl'ün Jenny Humphrey'si Taylor Momsen da siyah ojeyi sık kullanan güzel sarışınlardan biri.

Melancholia sergisi

Küçük bir kız varmış, kocaman acı taşırmış yüreğinde. Her sabah gözünü açtığında kalbine götürürmüş elini, acıyı yoklarmış hala orada mı diye. Nefes alması zorlaştığında bahçeye çıkar bir ağacın gövdesine koyarmış elini akıtırmış ağlayan yüreğini. Griye boyalıymış tüm renkler, kız yeşil yeşil ağlarmış. Kalbini çıkarıp atmak istermiş yapamazmış, üç sıkı düğümle bağlıymış yüreği bedenine. Kızın acısının kokusunu alan herkes ondan uzaklaşırmış, korkarlarmış bu keder bulaşıcıdır diye.


Gri bir sokakta yeşil akan yaşlarıyla yalnız kalmış kız. Sesler boğuk renkler donukmuş. Sonra ılık bir rüzgar esmiş, hüzünlü bir piyano sesi taşımış soğuk kaldırımlara. Kız dans eder gibi yürümüş. Sanki yüzlerce insanla birlikte bir balo salonundaymış ama aslında kimsecikler yokmuş. Hayaletlerin dans ettiği sokakta sadece bir noktaymış.

Kız yürümüş ortopedik ayakkabılarıyla saatlerce, hüzünlü bir piyano sesiyle…

Zeynep İnal 'ın Melancholia isimli resim sergisi Bahariye Hush Galeri'de 17 Temmuz - 5 Ağustos tarihleri arasında.

Romantik Komedi karakteri olmak :)

İnsanı hem güldürüp hem de umut depolayan romantik komedi filmlerini izlemeyi çok severim. Belli kuralları var. Biraz sakar ama elbet özel bir yeteneği olan , üstünden biraz kazıyınca prensesler kadar güzel olan bir kadın en önemli kural. E tabi ikinci en önemli kuralsa başarılı ve yakışıklı bir adam :) 3. kuralsa herkesin filmin sonunda isteklerine kavuşması ve Happily Ever AFTER!!!!

Türklerin romantik komedi denemesi Romantik Komedi'yi izledim ve beğendim. Bazı konular çok hızlı ve kopuk olsa da film gayet başarılıydı. Özellikle Gürgen Öz'ün yarattığı tipleme oldukça başarılı ve komikti.


Gelelim başrole... Masum yüzlü güzel , Sedef Avcı. İsmini gittikçe daha sık duymaya başladığımız manken oyuncumuz bence oldukça emin adımlarla ilerliyor. Saf , duru güzelliği bana Keira Knightley'i çağrıştırıyor.



Esas konumuz neydi peki? Ben de romantik komedi filmlerindeki ne iş ne de aşk hayatı düzgün giden kızlardan biriyim. Ama hep filmin başlarındaki kızım , sonlarındaki hayallerini gerçekleştiren kendine güvenen ve mutlu olan aşamalarına gelemedim. Bunların hepsinin de olmasına gerek yok. En azından herhangibirinin olması dileğiyle ... :)

Sigur Ros dinlemek

İzlandalı bu rock grubunu Ondine filmi sayesinde tanıdım. Ülkeleri ve dilleri gibi çok değişik ve güzel , çok sesli , insanı etkileyen bir müzik tarzları var. Grubun isminin nasıl telafuz edileceğiyle ilgili resmi sitelerinden aldığım bilgi ise şu şekilde : sigur rós si-ur rose (the i is like the i in "hit". "rose" is said very quickly)

Filmdeki şarkı All Alright , diğer favorim ise : Saeglopur. Yalnız dikkat müzikleri aynı anda hem çok huzur verici olup hem de bunalıma sokabilir. Bu arada ftp adreslerinden tüm video ve konser kayıtlarına ulaşmanız mümkün.Kullanıcı adı ve şifre gerekmiyor.(ftp://ftp.sigur-ros.co.uk/)


Aslında kulaklarımız bu gruba pek de yabancı değil Vanilla Sky 'daki The Nothing Song bu grubun eseri. Aynı zamanda şu aralar televizyonlarda gösterilen Marshall 'ın Let's Color (Renklendir Hayatı) reklamındaki müzik de gruptan Jonsi'ye ait.

Göl manzarasında romantik günler...

Geçen gece çok güzel bir rüya gördüm. Daha önceden gittiğim , gölü tepeden gören çok güzel bir otel varmış ve sevgilime orayı göstermek istiyorum. Eee tabi ben de ilk defa rüyamda görüyorum :) Nasıl güzel olduğunu anlatmaya çalışayım keşke çizebilme kabiliyetim olsaydı da bu güzelliği sizlerle tam olarak paylaşabilseydim. Göl dupduru çok sakin , ayna gibi biraz griye çalan mavi renkte. İki yanında dağlar var yemyeşil ama tam karşısı açık sonu görünmüyor o ufak aralıktan. Gölün kenarından gölle aynı seviyede kıvrılan bir yol geçiyor. Yol dar ve etrafında beton duvar ya da demirden bir koruyucu yok. Sadece şu kısa beyaz direklerden var birkaç metre arayla üzerlerinde de kırmızı çizgi. Hava çok güzel ılık ama nemli değil. Bulutlu ama soğuk değil. Yer yer bulutların arasında güneş ışıkları gökyüzünden kocaman fenerler tutulmuş gibi göle düşüyor. Önceki gece çok fazla yağmur yağmış olmalı ki yol sular altında ama arabalar geçebiliyor. Yukardan bakınca sanki gölün üzerinde gidiyorlarmış izlenimi veriyor. Beyaz direkler de olmasa yüzdüklerine yemin edebilirsiniz :) Henüz sabah erken , tek tük geçen arabaların farları da açık.


Gelelim otele. Otel gölü yukardan görüyor terasında güzel çok büyük olmayan içindeyken manzarayı izleyebileceğiniz bir havuz var. Havuz dikdörtgen ya da kare değil hani şu spiral gibi olanlardan. Havuzun biraz yukarısında yumuşacık bembeyaz iki şezlong ve şemsiye var. Bu ortamı tamamlamak için güzel kokteyller ve şık beyaz bir mayoya ihtiyacım var. Eklediğim resimler tam rüyamdaki gibi değil ama olsun yine de güzeller. Sevgilim mi nasıldı? Ne yazık ki rüyamda bile net bir yüz göremedim :( Yakışıklı , kibar , hayranlık duyabileceğim , espirili biri diye umalım şimdilik. Darısı gerçek sevgililerle , gerçek manzaralarda , gerçek güzel anılara :)

Güneş ve Ay... İkisinin de aynı anda gökyüzünde olduğu zamanları çok seviyorum.

Ortaya bir sürü güzel renk çıkıyor. Mor , çingene pembesi , açık pembe...


Bunlar benim değil Teya'nın sözleri. Teya'da kim di mi :) New York , I Love You filminde ufak bir rolü olan güzel bir ufaklık.

Küçüklüğümde balkonda otururken en sevdiğim zaman yani gün batımı olduğunda içimi hep bir huzur kaplardı. O anı kaçırmamak için bir denize bir dağlara doğru bakardım. Uçuk mavi , renk renk pembeler ve turuncu gökyüzünü seyretmeye doyamazdım. Bu filmin beni en çok etkileyen yeri burasıydı sanırım.Muhteşem , mutlaka izlemeniz gereken bir film diyemeyeceğim ama herkes kendiyle ortak noktası olan bir hikaye yakalayacaktır. Farklı farklı yönetmenlerin görev aldığı kesişen farklı hikayelerin anlatıldığı filmde bir de Uğur Yücel süprizi var :)

Edith Piaf ' ı dinlemek

Bu mini mini , muhteşem sesli kadını canlı olarak dinlemeyi çook isterdim.
Şapkalı , diz altı ve dar etekli hanımlar ve şık beyler Paris 'te bir konser :) Ben kesinlikle şimdiki zamana uygun bir insan değilim geçmişte yaşamalıymışım.


Her sıradışı yetenek ve güzelliğe sahip insanların olduğu gibi Edith Piaf'ta melez. Babası Fransız , annesiyse Kabil asıllı bir İtalyan.

En sevdiklerim:
Edith Piaf _ Milord
Edith Piaf _ La Vie En Rose

Saklı Lezzetler kitabından bir şiir.

Meksikalı Laura Esquivel'in Acı Çikolata'dan sonraki kitabı ...
Eğer Acı Çikolata'yı okumadıysanız biran önce okumanızı öneriyorum. Ancak Saklı Lezzetler pek başarılı değil bence. Can Yayınları'nın yeni dizisi KIRKMERAK 'ın ilk kitabı Saklı Lezzetler. Beğendiğim ve paylaşılmaya değer kısımlarına blogumda yer vereceğim. Aşağıdaki şiiri çok beğendim. Şiirin olduğu sayfada fanus içinde ağlayan bir denizkızı ve kağıttan gemiler var.

       Doğduğum topraktan o kadar uzaktayım ki ,
       Dayanılmaz bir özlem istila ediyor düşüncelerimi
       Rüzgarla savrulan bir yaprak gibi yalnız ve kederli ,
       Ağlamak istiyorum , ölmek istiyorum elemden.

Giriş Katları ve Böceklerden Nefret Ediyoruuuuum

Her Allah'ın günü evi süpürmekten bıktım. Hele havaların ısınmasıyla artık çıldırma noktasına geldim. Eski bina bir de giriş katı olunca her yerden her çeşit böcek çıkıyor. Limon kabuğu , pudra , tarçın , sirke , böcek yemi , naftalin ve her yeri sürekli silikonlama ... Yani denemediğim şey yok ama asla kurtulamıyorum!!!

Ev korku filmi gibi , sabah kalkıyorum duşakabinin kapısını açıyorum Amaaaaaaan Tanrııııım bir sürü kanatlı yaratık!!! O korkuyla onları temizle , muhtemelen geldikleri bataryanın kenarlarını silikonla , sonra duşakabini yıka ve sonunda bir duşu hakkettim :) Ama durun daha bitmedi , duşakabin sadece görüntüden ibaret olduğu için göl gibi olan banyodaki su yok edilecek. Ee tabi bu kadar şeyden sonra servis kaçırıldığı için alınan duşun hiçbir anlamının kalmadığı bir otobüs yolculuğuyla işe gidiş :(

Çok dertliyim bu konuda. Benden size tavsiye sakın ha sakın siz siz olun giriş katında oturmayın. Benim gibi kirası düşük diye tercih etmek zorunda kaldıysanız bile oturmayın sonuçta hergün ek iş yapmış kadar yoruluyorum. Gerçek bir ek iş bulurdum daha iyi olurdu...

Kış Bahçesi İstiyoruuum !!!

Bunun için öncelikle bir evimin olması lazım :) Ama evim olunca mutlaka bir de kış bahçesi istiyorum.

Yağmur yağarken burada oturmak harika olurdu herhalde.Hep giriş katlarında oturduğum için koca koca camlara büyük özlemim var :)

Çikolatalı Fondüüüüüüüüüü

Bir yoruma gerek yok sanırım :)
Çilekle şahane oluyor ama muzla hiç sevmiyorum ... Muz tatlı çikolata tatlı çok iyi uymuyor bence. Bu resimde marşmelov da var. Bir Eti Puf hayranı olarak , fondüye acayip yakışıcağından hiç şüphem yok.

Hiç pişman olmamak ?!

Bazı insanlar vardır bilirsiniz , hayatımda verdiğim hiçbir karardan pişmanlık duymadım tekrar aynı hayatı yaşasam aynı şeyleri yapardım derler. Allahım bu nasıl bir özgüven nasıl bir mutluluk hali. Herhalde bana sorulursa bu soru pişman olmadığım şeylerin sayısı bir elimin parmaklarını geçmez. Niye hep yanlış kararlar veriyorum ? Korkaklığımdan mı , üşengeçliğimden mi yoksa hiçbir karar vermiyor yalnızca öylesine sürükleniyor muyum?


Çok şey mi istiyorum hayattan , yalnızca herkesin istedikleri... Eskiden çok şey isterdim belki herkes gibi hayallerim vardı. Ama artık sadece rüyalarımda mutluyum rüyalarımda düşlüyorum hayallerimi gerçek olmuşlar gibi. Çok yorgunum artık. Başlayan her yeni güne hazırlanmak , modern köle pazarı gibi sıra sıra dizilip nefret ettiğim insanların olduğu bir türlü kurtulamadığım iş yerine gitmek , sahte dostluklar , dört duvar arasında gün boyu gökyüzünü bile göremeden geçen bir hayat. Evde bekleyen kimsenin olmaması , merak eden kimsenin olmaması , yükünü hafifletecek kimsenin olmaması çok zor geliyor. Artık ben de güçlü olmak istemiyorum , bana da yardım edilsin istiyorum. Beni de hoş gören , hatalarımda yardımcı olan , yol gösteren ya da sadece ve sadece yanımda olduğunu bildiğim bir sn sonra bana kazık atmayacağından emin olduğum birileri olsun istiyorum. Çok bıkkın ve çok yorgunum. Artık gücüm kalmadı. Hayattan vazgeçecek kadar cesur değilim , bunun bile kendiliğinden olmasını istiyorum. Yatsam , hiç uyanmasam ... Huzurlu bir rüyadan sonra gayet kolay ve aynen benim korkaklığım ve üşengeçliğime uygun bir son. Canım annem bir tek sen üzülürsün bana bir tek sen perişan olursun ama senle de bir türlü anlaşamadık hayata çok farklı bakıyoruz. Böyle düşününce yapamadığım bir şeyin hayali ardından kendime üzülünce kendime öfkem daha da artıyor. İnsanlar nasıl hayat mücadelesi veriyorlar nasıl dört elle sarılıp pes etmiyorlar ve yakınmıyorlar. Bense sulugöz bir korkak olarak mızmızlanıyorum.

Birinin bana bu şarkıyı söylemesi lazım

Pink Martini 'den              Hang on little Tomato

The sun has left and forgotten me

It's dark, I cannot see

Why does this rain pour down

I'm gonna drown

In a sea

Of deep confusion

Somebody told me, I don't know who

Whenever you are sad and blue

And you're feelin' all alone and left behind

Just take a look inside and you'll find

You gotta hold on, hold on through the night

Hang on, things will be all right

Even when it's dark

And not a bit of spark

Sing-song sunshine from above

Spreading rays of sunny love

Just hang on, hang on to the vine

Stay on, soon you'll be divine

If you start to cry, look up to the sky

Something's coming up ahead

To turn your tears to dew instead

And so I hold on to his advice

When change is hard and not so nice

You listen to your heart the whole night through

Your sunny someday will come one day soon to you

Çok bilmiş kaprisli insanlara avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum!!!!

Etrafımızda ne kadar çok düşüncesiz , salak , gerizekalı bir de üstüne üstlük çok bilmiş insan var. Bu insanlardan kurtulmanın bir yolu var mıdır?? Hepsinin yüzüne gerçekleri haykırmak , avaz avaz bağırıp rahatlamak istiyorum.

Ally McBeal yeniden yayınlansın

Ally McBeal ' i sevmeyen izlemeyen var mı??? İlk aklıma gelen uzun ceket mini mini bir etek (Şimdi pek moda değil ama olsun :))
Kikir kikir gülen , aşk hayatında bir türlü başarılı olamayan ama işinde oldukça iyi bu sakar ve sevimli kadının maceralarını çook özledim.



Dizinin Güzeli : Tabii ki Lucy Lui



Dizinin Yakışıklışı : Tabii ki Robert Downey Jr :)

Güzel Gecelikler...

Gecelik ve sabahlıklar yazın tiril tiril , kışında sıcacık ve içimizi ısıtan... Malum yaz yaklaşıyor aşağıdaki Ayyıldız'ın iki güzel geceliği favorim.

Hep küçük kalan İran kedisi isterim :)

İran kedileri,muhteşem hayvanlar.Onlardan sonra diğer kediler çıplak gibi geliyor insana. Normalde hiç kedi seven ya da sevebilen bir insan değilimdir. Ancak bu kediler yavruyken o kadar güzel oluyorlar ki. Hele bir de petshopun camından kafalarını eğip masum masum bakmıyorlar mı bir tüy yumağı şeklinde.

Birgün dayanamayacağım ve beyaz renkli bir tanesini kapıp getireceğim eve.


Kediseverler bana kızıcak ama ne yazık ki bu şirin mi şirin kediler büyüyünce korku filminden fırlamış gibi oluyorlar. O yüzden küçük kalan bir türü olsaymış hiç fena olmazmış di mi :)

Julie & Julia ' yı tekrar tekrar izlemek

İki insanın gerçek hikayelerine dayanan bu sımsıcacık filmi biran önce izlemenizi öneririm. Hele de yemek yapmaktan zevk alıyorsanız bu film tam size göre.

Hem Julia'nın hem de Julie'nin eşleri gibi anlayışlı ve sevecen bir kocamın olmasını umuyorum. Ama ben tereyağını onlar kadar çok sevmiyorum ve Paul'la Julie'nin sözlerini biraz değiştirerek ; Ekmeğimdeki kekikli zeytinyağı ve her aldığım nefessin diyebileceğim bir adamı sevmeyi ve onun beni sevmesini umuyorum.